Singapurlu Yuan’ın Türkiye’de 45 Kilo Verme Hikâyesi

12 yaşında kendi ülkesinden Türkiye’ye gelen Yuan artık güzel bir genç kız. Çifte vatandaşlığı bulunan Yuan’ı 1 yıl içerisinde verdiği 45 kilodan dolayı kutluyor, sıkı bir takipçimiz olduğu ve okuyucularımızı motive etmek adına bizlerle hikâyesini paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz.

Duygusal İnsanlar Her Zaman Yara Alırlar

Zayıflama yolculuğum hakkında yazmayı çok uzun süredir istiyordum. Ama nereden başlamam gerektiğini ya da nasıl yazacağımı bilmiyordum. Hayatta zayıflamayı ertelediğim gibi bunu da ertelemek istemedim. Çünkü üzerimden attığım 45 kiloyu herkes bilmeliydi.

Kilo verme hikâyemden bahsetmek hala gözlerimin dolmasına neden oluyor, çünkü bu öyle sanıldığı gibi güzel bir süreç değil. Özellikle duygusal bir insansanız aşırı yıpratıcı yönleri var, hele benim için oldukça yıpratıcıydı.

Küçük Yuan ile Tanışın

Küçükken ben hep aşırı kilolu veya ‘tombul’ oldum. Eğer tam olarak ifade etmek gerekirse hayatım boyunca bu böyleydi. İlkokula dair pek güzel anılarım yok fakat en çok canımı yakan okulumun ilk günüydü. Hâlâ ilk günümü hatırlıyorum…

Kare bir masanın etrafında oturuyorduk ve öğretmenimiz bir şeyler yapmamız için bize elişi kâğıtları vermişti. Masadaki kızlardan biri renkli kalemlerini herkesle paylaşıyordu, ben hariç. Bana vermek istemiyordu ve masadaki herkese beni göstererek onunla konuşma diyordu. Sınıfın geri kalanı tarafından dışlanmıştım. Dürüst olmak gerekirse, o kıza karşı kin tutmadım. Hepimiz bir zamanlar genç ve cahildik bu onun suçu değil.

Adım Bile Sanki Beni Anlatıyordu

İlkokul boyunca insanlar benim adımla hep dalga geçtiler. Çince adım Yuan Xiao Nan (袁晓楠).

Ve eğer Çinliyseniz, muhtemelen dalga geçmelerinin nedenini anlayacaksınız. Adım telaffuz anlamıyla “Yuvarlak Küçük Oğlan” demek. Ve bu isim tam benim görünümüme uyuyordu. Ben şişmandım, kısa saçlarım vardı. Yani evet tam bir erkek çocuğuna benziyordum, üstelik yuvarlaktım da.

Akrabalarımın Hakkımda Söyledikleri Canımı Yaktı

Türkiye’de yaşamaya gelmeden önce akrabalarımı ziyaret ettim, ilkokulu bitirdikten sonra bir tatil gezisiydi bu. Gerçekten akrabalarımı seviyorum ve onların da bana karşı aynı şeyleri hissettiklerini biliyorum.

Bazen yaşlı teyzeler aşırı derecede konuşkan olma eğilimindedirler. Bir gün onları telefonla konuşurken duydum. “Yuan çok şişman ve çirkin görünüyor” diyorlardı. Ağladım. Üstelik çok ağladım. Ağladığım için kendime öyle çok kızıyorum ki.

Başka Bir Ülkede Olmak Berbattı

Burada yazdıklarımdan Türkiye’yi sevmediğimi düşünmeyin, artık burası benim ülkem ve gerçekten çok seviyorum. Ama ilk geldiğimde ben 12 yaşındaydım. Üstelik yanımda ailem olmadan tek başıma gelmiştim. Güvenebileceğimi düşündüğüm kimse yoktu ve kendimi son derece sevgisiz hissediyordum. Berbattı.

2009 yılında Türkiye’de ortaokula başladım. İlkokulunun tam tersi nedir diye sorsanız bu ortaokuldu. Keşke hiç bitmeseydi dediğim bir dönemdi. Arkadaşlar edindim, şakalaştım ve her gün güldüm. Öğretmenlerim benden nefret etselerdi haklılardı çünkü korkunç bir öğrenciydim. Ne dersleri dinledim ne de dil problemlerimi aşmaya çalıştım. Sadece eğlendim. Şimdi dönüp baktığımda iyi ki bu şekilde yaşamışım diyorum çünkü hayattaki en değerli dostlarımı o günlerde edindim.

Erkekler Korkulu Rüyamdı

Nisan 2010’da bir kaç haftalığına ülkeme döndüm. Benim Türkiye’deki okulum yalnızca kızlara özel bir okuldu ve o zamana dek hiç karma eğitim almamıştım. Tatilden döndüğümde sistemin değiştiğini fark ettim. Karışık okula girmek benim için bir kabustu, daha önce erkeklerle hiç temas kurmamıştım. Yemin ederim telefonumda bir erkek arkadaşım bile yoktu ya da facebook arkadaş listemde hiç erkek yoktu. Onlardan korktum. Ya beni dışlamaya karar verirlerse? Neyse ki, erkekler sandığım gibi değillerdi ve tam aksine son derece komiklerdi. Bana hep çok nazik ve şakacı davrandılar. Ama hiçbir zaman aramızdaki bağ kardeşlikten öteye geçmedi, gözlerinde her zaman için erkek gibiydim.

Kızları Hep Kıskanarak İzledim

Tıpkı küçükken oynadığımız plastik bebeklere benzeyen arkadaşlarım vardı ve bebek gibi giyinirlerdi. Benim ise kalıplaşmış kıyafetlerim vardı. 3 siyah, 1 kırmızı, 1 koyu mavi ve 1 mor tişört. Hepsi boldu ve neredeyse aynı modeldiler. Ne giysem yakışmıyordu, hepsi kocaman göbeğimi ortaya seriyorlardı. Arkadaşlarımın giyimlerini, uzun saçlarını nasıl zarifçe topladıklarını hep kıskançlıkla izledim.

Bütün hayatım boyunca böyle kalma fikri beni mahvediyordu. Erkek arkadaşımın olmaması, bekar kalmak, yuva kuramamak.. Uzun süre boyunca kendime, bunları hiç umursamadığıma dair yalan söyledim. Aslında hepsi benim için o kadar önemliydi ki.. Sadece kendimi kandırıyordum.

Yıllar Sonra İlk Kez Tartıya Çıktım

Bir sabah kendimi tarttım, tam 99,7 kilogramdım. Kilomu görünce saatlerce ağladım, o gün okula gitmedim. Böyle devam edemem dedim, değiştirmeliyim. Kendim için bunu yapmaya mecburdum.

Sağlıklı olmak, güzel hissetmek, kendimden emin olmak istedim. Eğer zayıflarsam hayallerim bile değişecekti, hayatım değişecekti. Böylece 12 Temmuz 2010’da, kilo kaybı yolculuğuma başladım.

14 Ayda 40 Kilo Verdim

Sırf motive olmak için her gün fotoğrafımı çektim. Temmuz 2010 ile Ekim 2011 arasında tam 40 kg daha hafiftim. Tamamen kendime uygun bir diyet yaparak hedefime ulaştım. Kötü besinlerden kaçındım be egzersiz yaptım.

Acıktığımda canımın istediği besin öğelerini Google’da aratırdım ve gıda bloglarında okurdum. Zararlarını gördükçe açlığım geçerdi.

Her gün kendimi tarttım. Ve kilo kaybım şiddetli oldu. İlk başlarda haftada yaklaşık 2,5 kg kaybettim. İlk 3 ay boyunca bu şekilde devam etti. 6 ayda toplamda 30 kilo vermiştim bile.

Kilo Verirken Sağlığıma Dikkat Etmeyi Unuttum

Şiddetle kilo vermenin güzelliğini görünce, kilo kaybetmeye çok kapıldım ve sağlığımı ihmal ettim. Çevremdeki herkes “Çok iyi kilo verdin! Nasıl başardın, şimdi çok iyi hissetmelisin.” diyordu. Evet, kendimle gurur duyuyordum ama huysuz, zayıf ve solgunlaşmıştım. Artık eskiden olduğu kadar esprili ve dışarı çıkan kız değildim. Üstelik hızlı kilo kaybımın tek etkisi bu olmamıştı.

Bir sürü saç kaybettim. Parmaklarımı her saçlarımın arasına attığımda elimde 20 saç teli oluyordu. Ben depresyondaydım. Saçlarım benim en değerli varlıklarımdı. Kızların olmadan yaşayamayacakları bir şeydi. Şişmanlığımdan beri gurur duyduğum tek varlık onlardı. Bilinçsizce hareket ettiğim ve bu şekilde kendime zarar verdiğim için çok öfkelendim. Saçlarımın gürleşmesi için her yoldu denedim.

Diyetimi ayarladım. Gıda gruplarını araştırdım ve ye programım eskisinden daha az sertti. Ruh halim iyileşti ve tekrar enerji kazanmaya başladım.

Kilo Vermek Güvenimi Yerine Getirmedi

Çok kilo vermiş olsam da, kazanacağımı düşündüğüm güven yine de orada değildi. Kolsuz gömlek veya şort giymek için hiçbir zaman cesaretim olmadı. Ve her zaman insanlar sanki beni ‘yağ’ olarak değerlendiriyor gibi hissettim. Tek yaptığım; gömlek, ceket ve kot pantolon giymekti. Bu tavır, yolculuğuma başladığım amaç değildi! Güzel hissetmek istedim, güzel giysiler giymek için kilo verdim.

Aralık 2011’de saç dökülmesi daha az sertti. Kendimi ödüllendirmek istedim ve saçlarıma güzel işlemlerde bulundum. Yeni kıvırcık saçlarım bana hayat verdi. Kendime güvenim geldi, makyaj yapmayı denedim. Yavaş yavaş kendimi güzel hissetmeye başladım.

Hala Kilo Takıntım Var

Ne kadar zayıflamış olursam olayım giden 45 kilonun ardından şu anda 55 kilo olmam bana yetmiyor. Bugüne kadar, ne yediğim konusunda hâlâ temkinli davranıyorum. Hâlâ aşırı paranoyağım ve günlük kalorilerimi sayıyorum. Ama en azından mutluyum. Olmak istediğim kız olmayı başardım ve yepyeni bir kişi oldum.

Yuan gibi başarıları ile kendine hayran bırakan diğer okuyucularımızın da zayıflama hikayelerini okumak isterseniz sizi buraya alalım.. https://www.zayiflamaiksiri.com/category/zayiflama-hikayeleri

Yorum yapın