Şişman bir kadın olmak, dünyanın sizi öteleme şeklidir. Etrafınızdaki insanlar, mutluluğu doyasıya yaşarken sizin kendinizi dışlanmış hissetmenizdir. İşte benim hikayem de böyle başladı. Üzerime çevrilen gözler, yanımdan geçerken acıyarak bakmalar her şeyden önemlisi de kabullenilmemeler canımı çok acıttı. Sanki 8 milyar insan için geniş olan dünya, yalnızca beni istemiyor gibiydi.
Milyonlarca kez zayıf olacağım günleri hayal ettim. Rahatça yürümeyi, rahatça giyinmeyi her şeyden önemlisi de nefes alabilmeyi diledim. Ne yazık ki asla başaramadım. Ta ki gözlerim, küçük bir çocuğun gözleriyle buluşana dek.
İÇERİK ÖZETİ
Hep Böyle Şişmandım
Kendimi bildim bileli şişmandım. Her zaman da öyle kalacağıma inandım. Hep iğrenç arkadaş esprilerini şakayla geçiştirip bununla barışmaya çalıştım. Asla unutamadığım öyle çok anım var ki. Her biri dün gibi aklımda ve işin gerçeği dün gibi canımı yakmakta.
İlköğretim üçüncü sınıfta, sınıfın ve okulun en kilolu öğrencisiydim. Okulun ilk günüydü. Her şeyimi o kadar hevesle hazırlamıştım ki. Evden çıkarken bir anlığına mavi önlüğün bana çok yakıştığına inanmıştım. Yolda üzerime çektiğim bakışların hiçbirini umursamadım. Acıyarak vah yavrum diyen kadınları bile duymamak için savaştım. Sınıfıma geldiğimde arkadaşlarım önlüğümün patlayacağına dair şakalar yaptılar. Gülüp geçebildim. En azından denedim. Sonra tüm öğrencilik hayatımın siyaha bulanmasına sebep olan öğretmenimi gördüm.
Gülümseyerek bana yaklaşan öğretmenimin şefkati ve samimiyetine hayran kalmıştım. Sen benim öğrencim misin sorusunu duyduğumda ise içimde kelebekler uçuşmuştu. Başımı salladım. Beni tahtaya çıkardı. Tüm sınıf arkadaşlarımın karşısında bu kadar kilolu olmak zaten çok zordu ama şimdi sorulacak soruya doğru cevap vererek onlara günlerini göstereceğim diye düşündüm.
Derin bir nefes almıştım ki öğretmenim, çocuklar bakın ilk dersimiz sosyal bilgiler ve konularımız hayvanlar âlemiyle başlıyor cümlesini kurdu. İlk ünitemizin konusu buydu. Heyecanlanmıştım. Bu konuda fikrim vardı ve başaracağıma inanmıştım.
Daha önce hiç fil gördünüz mü sorusu arkadaşlarıma sorulmuştu. Hepsi hayır cevabını verdi. Bakın, sizin için sınıfa bir tane getirtmişler dedi ve uzun süre kahkahalarının sesiyle sınıfı doldurdu. Bu cümle, hayatımda her zaman kaybeden olmama neden olan tek cümledir. Okumayı bırakıp evde karanlıkta kaybolmama sebep olan ilk kişi de öğretmenimdir.
Asla Beğenilen Bir Kadın Olmadım
Genç kızlığım da çocukluğumdan farksız geçti. Arkadaşlık kurmayı başarmıştım fakat asla alımlı biri olamadım. Çevremdeki tüm kızlara, gıptayla bakıyordum. Çok zayıf ve güzellerdi. Bense semtimizin en çirkin kızlarından biriydim. Gün geçtikçe daha da çirkinleştiğimi düşünüyordum. Her ne kadar çevremdekiler sempatimden, güler yüzümden hatta hamaratlığımdan dolayı övgüler yağdırsalar da asla dilediğim kişi olamadım.
19 yaşıma geldiğimde, kendim için endişelenmeye başladım. Okul hayatım yoktu. Her zaman evdeydim fakat artık para kazanmak, kendimi geliştirmek aşık olmak hatta evlenmek istiyordum.
Neden Kilo Veremiyorum?
Babamı zar zor iş konusunda ikna edip başladım iş aramaya. Her iş görüşmem, hüsranla sonuçlanıyordu. Sen daha yürüyemiyorsun bile, hareket edemezsin, benim çalışana ihtiyacım var yatana değil gibi pek çok cümle ile karşılaştım. Her akşam yatağıma dönerken ertesi günün umudunu kurarak yattım. Değişen bir şey olmadı. Kilolarım, insanlarla arama duvar örüyordu. Beni tanımadan hakkımda karara varmalarına neden oluyordu.
Elbette kilo vermeyi defalarca denedim. Fakat her seferinde, verdiğimi fazlasıyla geri edindim. 10 kilo verip 15 kilo aldım. 13 kilo verip 25 kilo aldım. Bu şekilde de insanların maskarası olmayı başardım. Ne zaman eve gelen misafirle iki çatal tatlı yudumlasam, annemin kaş göz işaretleri, komşuların diyette değil miydin sen sözleri boğazıma düğüm düğüm işledi. O gün yeminler verip iki gün sonra kendime yenildim.
Başka Kimse Beni Sevmez
25 yaşıma kadar bu gelgitler içinde hayat beni nereye savurursa o yöne estim. İş bulduğum zamanlarda çalıştım. Ama tam 8 işten kilolu olduğum için kovuldum. Sonra bir gün beni gerçekten tanıdığına inandığım biriyle tanıştım. Çok sevdim. O da beni sevdi ya da ben öyle olduğuna inandım.
Yalnızca birkaç görüşmenin arkasından evlilik kararı aldım. Aklımda başkasının asla beni beğenmeyeceği fikri yatıyordu. O yüzden saygısız tavırlara, hakaretlere daha evlenmeden boyun eğmek zorunda kaldım.
Hızlıca evlendim. Hayalini kurduğum gelinlikle dünyanın en güzel gelini olduğuma inandım. Gelinlik hangi genç kıza yakışmaz ki? Çok güzel bir düğünüm oldu. Sevdiğim herkes yanımdaydı. Kendi dünyama adım atmama dakikalar kalmıştı.
Evlilik Toz Pembe Bir Rüya Olmalı Kabus Değil
Evimizin kapısından gelinlikle adım atmaya hazırlanırken eşim de yanımdaydı. Elbette masallardaki gibi beni kucağına alıp evimize taşımasını bekleyemezdim. Ama kapıda baştan aşağı beni süzüp, tam bir filsin kapıdan nasıl sığacaksın demesini de beklemiyordum. Gelinliğimin içinde duyabileceğim en gerçek cümleleri duymuştum. Başımı çevirip evimin aynasına ilk kez baktım. Tam bir fildim. Bu dünya için fazlaydım.
Evliliğimin bir yılı dolmadan duymadığım şişman şakası, hakaret ve saygısız tavır kalmamıştı. Hepsini yutmaya çalıştım. Benim aklımda henüz ilk gece duyduklarımda kalmıştı.
Unutamadığım o kadar çok şey vardı ki. İntihar etmeye çalıştım. Kullandığım ilaçlar nedeniyle kendimi kaybetmişim. Gözümü hastanede açtım. Başımda bir doktor bekliyordu. Sebebini sormadan kulağıma eğilerek anne olacağımı ve ölmek için acele etmemem gerektiğini söyledi.
Hayatım boyunca tüm siyah sayfalara, tüm karanlık olaylara tek renk getiren haberdi bu. Anne olacaktım. O kadar şişmandım ki bunu bile anlayamamıştım.
Minik Gözler Beni Kendime Getirdi
Zaman çok çabuk geçti. Kısa süre içinde bebeğim dünyaya geldi. Tüm hayatım boyunca başıma gelen en güzel şey o oldu.
İlk kez göz göze geldiğimiz an, hayatımın baştan aşağı değişeceğine inandım. Öyle de oldu. Bebeğimi ilk kucağıma aldığımda, gözlerine ilk kez baktığımda kendime, bana ihtiyacı olduğunu söyledim. Onun bana ihtiyacı vardı ve ben onu asla yalnız bırakmayacaktım. Çok küçüktü ve asla annesi gibi olmayacaktı. Sadece kızım için her zorluğu göğüsleyerek kilo verecektim. Kararımı verdikten sonra harekete geçtim.
Çok Zor Ama Çok Güzel Günlerdi
Kısa süre içinde diyetisyen eşliğinde hızla kilo vermeye başladım. Doğru diyet uygulaması, devamlılık taşıyan spor egzersizleri ve elbette irade ile 135 kilodan 79 kiloya kadar düştüm.
Açlıktan ağladığım saatler, bebeğimin ağladığı saatlerden fazlaydı. Ama her seferinde yanı başımda onu buldum. Bana bakışları, gülüşü hep güç verdi. Her spor dönüşü gelişimi heyecanla bekleyişi azimle devam etmemi sağladı. Onun, beni hayata bağladığını söylesem abartmış olmam. Nihayetinde hayatımın bir kısmını çok korkunç yaşadım. Ama o, kendimi baştan yaratmamı sağladı.
Zayıf Bir Anne Olmanın Güzelliği
Şimdi, 30 yaşında herkesin gözünü üzerinden alamadığı bir anneyim. Her şeyden önce çok sağlıklı ve mutluyum. Özgüvenim ve duruşum herkesi hayran bırakacak kadar düzeldi. Yeniden doğmuş gibi başka bir kadınmışım gibi hissediyorum. Kızımla gittiğimiz her yerde mutluluğumuzla ışıltı saçıyoruz.
Bana bakıp midesi bulanan adamla hala evliyim ama o bakışlardan utanıp dize gelmesini de ben sağladım, asla yenilmedim. Şimdi çok aşık olduğu, saygı duyduğu bir karısı var.
Birçok kilolu bayanla tanıştım hikayemi anlattım. Başarabileceklerine inanmalarını diledim. Allahtan, inanmaları için bir işaret istedim.
98 kiloluyum sayiflayamlyorum nasıl zayıflatıyor mu. Bana liste ver