“Ben küçükken o tombul çocuklardan değildim, tam aksine kaburga kemiklerim sayılırdı. Şimdi yeniden kaburgaları belirginleşen biri olarak yazıyorum bunları. Geçtiğimiz 8 ayda 32 kilo verdim fakat takdir edersiniz ki bu miktar, benim gibi 1.58 boyundaki bir kadın için son derece fazla.” Bu sözler Berrin Hanım’ın kilo verme serüvenine giriş yapma cümleleri. Hayatını, travmalarını ve başarılarını ufacık bir öyküye sığdıran sevgili okuyucumuzun hikayesinin, tüm umudunu yitirmiş insanlara ışık olmasını diliyoruz.
İÇERİK ÖZETİ
Kilo Aldıkça Top Gibi Oluyordum
Boyumun kısa olmasının dezavantajını hayatım boyunca yaşadım. Minyon kadın candır, çok genç gösterir tarzı klişe laflar doğru değil. Otobüse bindiğimde dahi her zaman ufacık çocuklarla aynı seviyeden izledim dünyayı, 15 santimlik topuklular giymeye özendiğimde tipime çok eğreti durdular, bacaklarım kayboldu sanki.
Kilo almaya başladıkça ufak boyum daha da sorun oldu, şişen basenlerim ve noel baba gibi olan göbeğim nedeniyle adeta bir top gibiydim. Çok kilo almış halimde dahi vücuduma göre nispeten ince olan bacaklarım ve omuzlarım nedeniyle, kürdana geçirilmiş yuvarlak köfteye benziyordum. Vücuduma uyacak hiçbir kıyafet bulamamaya başlamıştım.
En Kötüsü Orantısızlık
Kilo almak elbette kötü ama yolda hep görürdüm kilolu olsa bile kıvrımlı kadınları. Giydiklerini yakıştırırlardı kendilerine. Topuklu ayakkabı hatta etek bile giyiyordu bu kadınlar, ben ise en fazla bol, çuval gibi elbiseler giyebiliyordum.
Aldığım 1 kilo bile ya göbeğime ya basenime gidiyordu. Belim, 90 santimi geçmişti ve hızla geçmeye devam ediyordu. Bir süre sonra vücudumu ölçmeyi bıraktım ama tahminimce belim en az 97-98 santimetre olmuştu.
Yatmak Beni Mahvetti
Kilo alma sürecim yaklaşık 6 yıl kadar sürdü. Lise bitene dek son derece zayıftım. Genelde 50 kilo civarındaydım ve boyuma göre çok zayıf olmasam da gayet normal duruyordum. Her zaman vücuduma göre göbeğim vardı ama giyimimle hiç belli olmuyordu. En azından o zamanlar güzel etekler, dar kotlar giyebiliyordum.
Lise bitince bir süre ne çalıştım ne de okudum. Tek yaptığım tüm gün evde yatarak kadın programlarını izlemekti. Bu bende öyle bir rutin halini almıştı ki yüzümü dahi yıkamadan mutfağa gidip koca kase bir yemek alıp televizyon karşısında yatmaya devam ediyordum. O süreçte 15 kilo alarak 65 oldum.
Ne yazık ki kilo alma sürecim 65 ile sınırlı kalmadı. Zaman içinde kilo ala ala 80’i gördüm. 80, benim boyumdaki bir kadın için felaket demekti.
Babamı Kaybetmek Beni Derinden Sarstı
Zaten 2 yıl içinde evde yatmaktan 15 kilo alan bünyem, 21 yaşıma geldiğimde babamı kaybetmemle iyice sarsıldı. Ne olursa olsun insanın ailesinden birini yitirmesi çok zormuş, bu duyguyla baş edemedim ben. Evden zaten çıkmayan yapım, kendimi daha da eve hapsetmeme neden oldu. Önce arkadaşlarım çekildi çevremden, sonra sokağa çıkabilecek özgüvenim gitti. Ve ben 24 yaşıma dek yalnızca evdeydim. Ufak market alışverişleri veya faturalar hariç dışarıya hiç çıkmadım. Yeni bir elbise almadım, bir kafede oturmadım, sadece evde yattım.
Kafama Dank Ettiği An
19 yaşımdan 24 yaşıma kadar toplamda 5 yıl evde yattım ve bu süre içinde 30 kilo almıştım. İnsan her gün kendini ayna karşısında görünce aldığı kiloyu fark etmiyor. Ve o yaşa kadar hep kilo problemi olmayan birisi olduğum için kiloyla nasıl mücadele edebileceğimi de bilmiyordum. Çocukluktan beri kilolu olanlar bence daha şanslılar, çünkü o psikolojiyi biliyorlar. Ben bocaladım, çözüm bulamadım, ölmek bile istedim.
24 yaşında artık evden çıkmak zorundaydım. Abimin bazı borçları nedeniyle maddi yönden zor durumdaydık ve çalışmam gerekiyordu. Bir mağazada satış temsilcisi olarak işe başladım. Mağazada çalışırken, özel kıyafet giymemiz gerekiyordu. Benim boyumdaki birine uyacak o ebatta giysileri olmadığı için, özel diktirmemi istediler. O anı yaşadıktan sonra mağaza tuvaletinde ağladığımı hatırlıyorum, çok aşağılayıcıydı.
Yıllarca Bir Sihirli Değnek Bekledim
Çalıştığım yer güzeldi ve kilomu yüzüme vuran sinir tipler yoktu etrafımda. Bu şekilde 26 yaşıma dek orada çalışmaya devam ettim, hala 80 kiloydum. Değişen bir şey olmuyordu görüntümde sadece yaşlanıyordum.
Bir gün işe yeni bir adam başladı, benden 3 yaş gençti ama çok yakışıklıydı. Gözlerimi ondan alamıyordum, tüm mesai saatlerimi onunla ortak olacak şekilde ayarlamaya çalışıyordum. Öğle molalarında bilerek gidip masasına oturuyordum, sohbet etmeye, hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyordum. Aylarca ilişkimiz bu seviyede devam etti, gün geçtikçe samimi olduk ama bu samimiyet arkadaşlıktan öteye geçmedi.
2015’in nisan ayında yeni sezon ürünleri gelmeye başlamıştı, yazlık güzel şeyler, cıvıl cıvıl renkler. Bir bayan arkadaşımla konuşarak ilk maaşla şunu alsak, bunu alsak diye ürünlere bakıyorduk. Birden bu çocuk geldi ve bana dönerek “Berrin abla onun sana uygun bedeni var mıdır ya?” dedi. Bana hem abla dedi, hem de kilomla alay etti. Sonra gülerek uzaklaştı yanımdan. O an anladım ki ben yıllardır bir sihirli değnek bekliyormuşum ve o değnek asla bana isabet etmeyecek.
Sadece Huy Güzelliği Yetmez
Hep kendimi kandırmışım, 28 yaşıma gelene dek. Hep kendime huy güzelliğinin, kalp güzelliğinin daha önemli olduğunu söylemişim. Ama bu yalanmış. O mağazadaki çocuk benim bunu anlamamı sağladı. Aylardır onla muhabbet etmek için harcadığım tüm çaba, dudağının arasından çıkan 1 cümleyle tuzla buz oldu. O hafta işi bıraktım.
İşi bırakarak kendime bir hedef koydum ve dedim ki gerekirse ameliyat ol, ne olursa olsun bu kiloyu ver. İlk iş doktora gittim, özel bir hastaneydi. Doktor bana vücut kitle endeksimin yüksek olduğunu ve ameliyat olabileceğimi ama öncelikle doğal yollarla denememin gerektiğini söyleyerek, beni bir diyetisyen arkadaşına yönlendirdi.
Diyetisyenim Hem Akıl Hocam Hem Yaşam Koçum Oldu
Hayatımdaki en büyük şansım böyle bir kadınla tanışabilmiş olmaktır herhalde. Diyetisyenim bana sadece şunu ye bunu yeme demedi, beni gerçekten sevdi, bana verdiği değer kendimi sevmemi sağladı. Tıpkı bir abla gibi bana yol gösterdi ve bu süreçteki en büyük destekçim oldu.
Hazırladığı beslenme programı ile ilk ay 6 kilo verdim. Benim boyumda 6 kilo bile büyük bir fark yaratıyor, 74 kiloyu görmek korkunç bir sevinçti.
Diyetisyenim bu şekilde de kilo verebileceğimi ama kilo özellikle karın ve basenlerimde olduğu için vereceğim kilonun karnımım sarkmasına neden olabileceğini söyledi. Sırf diyetisyenime olan saygımdan dolayı spora başladım, bir yandan da iş arıyordum.
Bazen Şansınız Döner
Türkiye’de pek çok şubesi olan bir spor salonu zinciri, stantlarında durması için tanıtıcı eleman arıyordu. Elbette aradıkları kişi güzel ve fit insanlardı. Fakat nasıl olduysa benim iş başvurumu kabul ettiler ve ben broşür dağıtıcı, spor salonu hakkında bilgi verici birisi olarak işe başladım. Bu iş bana spor salonunu daha ucuza kullanma fırsatı da sundu, zaten en güzel kısmı da kesinlikle buydu.
6 ay boyunca pazar günleri hariç her gün spora gittim. Bazı günler hem işten önce hem işten sonra günde 2 kere gittim. Ve diyetisyenim ile birlikte toplamda 8 ayda tam 32 kilo vererek 48’e düştüm.
Kader Tuhaf Bir Kavramdır
İster kader olarak düşünün ister başka bir şey olarak düşünün, benim bu şekilde gaza gelerek kilo vermeme vesile olan genç bir gün karşıma çıktı. Üstelik hala devam ettiğim o spor salonunda karşılaştık ve beni oradaki bir eğitmen sandı. Kendimi tanıttığımda inanamadı ve ben mağazadaki işi bıraktıktan aslında çok üzüldüğünden falan bahsetti. Elbette bu sözleri sadece tipime yapılan övgülerdi. Hiçbir zaman o benim kişiliğimi sevmemişti ve ben hala aynı kadındım. Onunla konuşmadım bile sadece dökülen saçları ile ilgili laf soktum. O benim canımı yakmıştı, çocukça olabilir ama ben de onun canını yakmak istedim.
Bu Yazıyı Neden Yazdım?
Bu yazıyı yazıyorum çünkü her insanın hayatta travmaları vardır. Babamın ölmesi, hayatımdaki boşluk, kısa boyum ve mağazadaki çocuk bende birer travma yarattılar. Önemli olan bu travmalardan sıyrılıp yeni bir hayat kurabilmektir. Hayatın her evresinde benim diyetisyenim gibi melek kalpli insanlar var yeter ki bulun onları. Bulun ki size doğru yolu gösterebilsinler, elinizden tutsunlar, siz kendinizden nefret etseniz bile onlar size kendinizi yeniden sevmeyi öğretsinler.
Çevrenizde sizi seven tek bir insan varsa bile yapışın ona ve bırakmayın. O size inandıkça siz de kendinize inanın. Kilo dediğiniz nedir ki? Allah başka dert vermesin. Ben yaptım, sen de yaparsın. Yeter ki inan!