Kilolarla mücadele, uzun süren bir savaştır. Bir gün çok şişmanken ertesi gün karar verip bir haftada o kilolardan kurtulunmaz. Aylar hatta yıllar alan bir emek gerektirir. Bu savaştan galip çıkabilmek içinse canla başla uğraşıp didinmek şarttır.
Ben, bugün istediğim kiloda olup kendi hayatıma ibretle bakabiliyorsam bunu başarmak isteyen herkes yapabilir. Önemli olan ne kadar istediğini bilmek ve istediğin kadarını gerçekleştirmek.
İÇERİK ÖZETİ
Kilolu Olduğunu Kabul Etmek Gerekiyor
Benim için kilo, 16 yaşımdan sonra sorun olmaya başladı. Daha öncesinde öyle büyük bir mesele değildi. Fark ettiğim zaman, gerçekten geç kalmıştım. Sanırım o günden sonra neredeyse birkaç yıl kendime olan kızgınlığım asla geçmedi. Sanki öfkemi dindirebilmek adına daha çok yedim daha fazla uyudum. Uyuduğumda her şeyi unutacağımı düşündüm. Tabi ki öyle olmadı. Aksine yiyip yiyip yattığım için çok daha fazla kilo aldım. Bu şekilde kısır döngünün içine hapsolmuştum. Yaklaşık 77 kiloydum. Birinin beni kurtarması gerektiğine inanıyordum. Aksi halde asla kendi başıma başarılı olamayacaktım.
Tiyatroda Kilo Şokum
Lisede edebiyat derslerine bayılırdım. Üstelik edebiyat öğretmenime de hayran olduğumu söyleyebilirim. Onunla kısa kısa diyaloglar kurar, her fırsatta derin bilgilerinden yararlanmaya çalışırdım. Bir gün sınıfta tiyatro kurmak istediğini dile getirdi. O kadar heyecanlanmıştım ki başarılı olup olamayacağımı düşünmeden gönüllü olarak adımı yazdırdım. Arkadaşlarımın dilinde yalnızca sen ancak sıraları taşırsın, bu kiloyla sana sahne de bulamayız gibi cümleler olsa da ben elimden geldiğince motivasyonumu korumaya çalıştım.
Tiyatro için görev dağılımı yapıldığında, yaşadığım hayal kırıklığımı asla anlatamam. Herkes prens prenses ya da savaşçı olurken ben koyun olacaktım. Üstelik besili, iri bir koyun. Başka kim olacak tabi ki ben olacaktım. Okulda benden daha besili kimse yoktu. O gün karar verdim. Bu kilolardan kurtulacaktım.
Yardım Çağrılarım Yanıtsız Kaldı
Tiyatroda koyun görevinin verilmesi beni o kadar üzmüştü ki daha o gün, okuldan çıkar çıkmaz kendimi diyetisyenin yanında buldum. İlk kez böyle bir şeye cesaret etmiştim. Derdimi anlatabileceğim ve beni dinleyecek birine ihtiyacım vardı. Sıramı almış beklerken kapının önündeki hastalara baktım. Her biri benim gibi kiloluydu. Hepsi de öyle mutsuzdu ki. Belki bu doktorla görüşür çıkarım, kısa süre sonra hayatım boyunca aldığım en güzel karar olduğunu dile getirmek için geri döner teşekkür ederim diye düşündüm.
Sıra bana geldiğinde içeriye girdim. Doktor çok ince bir bayandı. Beni baştan aşağı süzdü. Şikâyetimi sordu. Şaşırmıştım. Dışarıdan fark edilmeyecek bir sorun olduğunu düşünmüyordum. Tam kilolarımla ilgili dedim ki daha az yersem böyle bir sorunumun kalmayacağını dile getirdi. Çok kızmıştım. Kızgınlıktan da öte hayal kırıklığına uğramıştım. Tek kelime daha etmeden yanından ayrıldım.
Kendi Başımın Çaresine Bakmam Gerektiğini Anladım
Diyetisyen maceramın arkasından kilo verme sayfasını tamamen kapatmıştım. O kadar hayal kırıklığına uğradım ki doktora söylemek istediklerim uzun süre aklımdan çıkmadı. İnsanların hassas olduğu konularda bu kadar umursamaz olması kabul edilemezdi.
Yaklaşık bir, bir buçuk yıl sonra kilolarımın beni ne kadar rahatsız ettiği üzerine düşünmeye başladım. Düşündüm çünkü hastalıklar baş göstermeye başlamıştı. Lise bitmek üzeriydi ve ben üniversiteye bu şekilde başlamak istemiyordum. Bu konuda ne gerekirse yapmalıyım diye düşündüm.
Yeme İçme Konusunda Ciddi Kararlar Aldım
Kilo verme sürecimle ilgili kimseyi bilgilendirme gereği duymadım. Çünkü başaramazsam hesap vermem gereken kişi olsun istemiyordum. Annem bile amacımı bilmemeliydi. Öyle de oldu. Yemek yeme konusunda kendime gereken sınırı çizdim. Günlük belirlediğim kalorinin üzerine asla çıkmayacaktım. Çıkarsam kendimi ertesi gün daha katı bir şekilde cezalandıracaktım. Bu ceza uygulaması çok faydalı oldu. Zaten aç kalıyordum. Yapacağım bir kaçamak beni iki gün aç bırakabilirdi. Bunu göze alamazdım.
Abur cubur yeme olayına son verdim. Çünkü bana en fazla kilo aldıran şeyler onlardı. Devamlı ne yesem de daha az kalori alsam diye hesaplamaya başladım. Kalori hesabı, yeme düzenimin kontrollü olmasını sağladı. Bu nedenle sadece kilo verme sürecinde değil sonrasında da hayatımda yerini aldı. (Kalori hesaplama için yardımcı alabileceğiniz çeşitli kalori hesaplama siteleri bulunuyor. Detaylar için sizi buraya alabiliriz.)
Su İçme Alışkanlığı Kazandım
Kilo verme sürecimde kendime yaptığım en büyük iyilik, su alışkanlığı kazanmam oldu. Resmen daha mutlu daha zayıf bir kız haline gelmemi sağladı. Bunun yanı sıra ne kadar su içersem bünyem o kadar hızlı çalıştı. Bu da kalori yakımı olarak geri döndü.
Bisiklet Sürdüm
Kilo verirken spor için salona yazılamaya ya da yüzmeye gitmeye zamanım yoktu. Bu nedenle her gün iki saat bisiklet sürdüm. Vücudun hemen her kasını hareket ettiren bu spor, kilo vermem üzerinde inanılmaz bir etkiye sahip oldu. Kısa sürede hızlı bir verim alabildim.
Bisiklet sürerken aynı zamanda bir saat yürüyüş yapmayı da ihmal etmedim. Hem yorgunluğumu atıyor hem de zayıflıyordum. Tüm bu zayıflama sürecinde 77 kilodan 65’e kadar düşmeyi başarabildim.
Kilo vermeye hızlı bir şekilde başlamıştım. Olabildiğince güzel ve sağlıklı bir şekilde ilerliyordum. Fakat üniversite sınavı için eve kapanıp ders çalışmam gerekiyordu. Günün hemen 3-4 saatini sporla ilgilenerek geçirmem ders çalışmama çok büyük bir engeldi. Bu nedenle bir süreliğine de olsa spor yapmayı bıraktım.
Spor yapmayı bıraktığım gibi kilo almaya başladım. Bunu zaten bekliyordum çünkü hayatımdan hareket eksilmişti. Yalnızca bir saat yürümeye karar vermem uzun sürmedi. Çünkü verdiğim tüm kiloyu geri almamın hiçbir manası yoktu. Yürüyüşe başlayınca kilo veremesem de en azından kilo alımım durdu. Tüm sınav sürecinde, aynı şekilde dengede tutmaya başladım.
İkinci Atağa Kalkışım Daha Kolay Oldu
Sınava hazırlandığım süre boyunca sadece yediklerime dikkat ederek ve bir saat yürüyerek kilo almaya engel oldum. Sınav geçtikten sonra gerçekten özlediğim bisikletime geri döndüm. 65 kilodan 53 kiloya inmeyi hedefliyordum. Bu kez hem yürüyüş hem bisiklet hem de spor salonu uygulamasına başladım. Birkaç ay içinde istediğim kiloya hızla yaklaştım. Bu denli rahat zayıfladığım için ne kadar şükretsem az.
Benim için sadece karar vermek yeterliymiş. İstemek ve inatla sürdürmek esasmış. Bu şekilde güçlü bir iradeyle mücadele etmeseydim asla zayıflayamazdım.
Hiçbir Şeyin Engel Olmasına İzin Vermedim
Ne tiyatrodaki koyun rolü ne de karşılaştığım diyetisyenin tavrı beni yolumdan alı koyamadı. Evet, moralimi çok bozdu hatta bir süre kendimden vazgeçmeme bile neden oldu. Fakat kendime olan saygımı yitirmek istemediğim için, artık silkelenip güçlü olabilmek için elimden geleni yaptım. Eğer moralimin bozulduğu noktalarda tamamen vazgeçseydim asla geriye dönemezdim. Haliyle asla bu büyük zaferi tatmış olamazdım. Tartıya çıktığımda kendim bile birkaç gün inanamadım. Resmen 53 kiloydum. Bunun için uzun süredir savaşıyordum.
Zayıflamak Değil İradeyi Devam Ettirmek Önemli
Kilo verdikten sonra artık diyeti ya da sporu bitirebilirim gibi bir anlayışa sahip olmadım. Çünkü bu yaşam tarzının hayatımda kalıcı olmasını istiyordum. Her şeyden önemlisi, sağlıklı olan, bu şekilde yaşamaktı. Yediklerimin ve yaptığım sporun, benim için yaşam felsefesi haline gelmesi yaklaşık birkaç yıl sürdü. Bu süre zarfında, elimden geldiğince daha çok şey öğrenmeye ve uygulamaya çalıştım. En doğrusu nedir ya da ne yesem daha sağlıklıdır gibi sorulara cevap aradım. Nihayet başardığıma da inanıyorum.